KARAKUŞ ÇİFTLİĞİ
   
  TÜM KANGALSEVERLER HOŞGELDİNİZ (ÇUBUKLU KAAN)
  KANGAL ÇOBAN KÖPEKLERİNİN BESLENMESİ
 

Yetiştirme şartları içinde, en fazla öneme haiz konu beslemedir. Besleme; köpeğin gelişimi ve sağlığı üzerindeki olumlu ve olumsuz etkisini, çok kısa sürede gösterir. Unutulmamalıdır ki, köpekler bir "Çöp öğütme makinesi" veya "İnsan artıklarını değerlendiren canlı bir organizma" değildir.



Genel Kaideler

Bütün canlıların hücre, doku ve organları ile, organizmalarının temel faaliyetlerini sürdürebilmeleri için, enerjiye ihtiyaçları vardır. Sinirler, kaslar, salgı bezleri ve konnektif dokular gibi doku ve organlar, sadece yeterli düzeyde enerji varsa faaliyet gösterebilirler. Enerji kaynakları; karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerdir.

Kangal bünyesinde bulunan vücudun esas maddeleri sürekli değişir. Bir çok elementler ve organik bileşikler idrar ve gübre ile atıldığı gibi, kıl ve derinin dökülmesi şeklinde de kaybedilmektedir. Ca (Kalsiyum), P (Fosfor) ve Na (Sodyum) gibi elementlerin Kangal vücudunda sentezlenemediği bilinmektedir. Bu maddeleri, dolayısıyla bu maddeleri içeren besin maddelerinin dışarıdan Kangal'lara verilmesinin elzem olduğu aşikârdır.



Su ihtiyacı

Bütün canlılarda olduğu gibi, Kangal için de su esansiyel bir besin maddesidir. Bir Kangal'ın su ihtiyacı, aldığı besin maddesinin kuru madde miktarının 2,5-3 katıdır. Bir Kangal'ın alacağı besin kuru maddesi miktarı ise, vücut ağırlığının %2'si kadardır. Yani 50 kg.lık bir Kangal 1 kg besin kuru maddesi almalı ve bunun karşılığında da 2,5-3 litre su içmelidir. Başka bir deyişle, bir Kangal'ın beher kg vücut ağırlığı için 50 gr su tüketmelidir. Yani 50 kg.lık bir Kangal 2,5 litre, 80 kg.lık bir Kangal 4 litre veya kg su tüketmelidir. Bu değerler minimum değerlerdir. Yani bu miktarların üstüne çıkılabilir ama altına inilmez.



Enerji İhtiyacı

Kangal beslemede, hayvanların besin maddesi ihtiyaçlarını hesaplarken, kesin rakam vermek bazı nedenlerden dolayı zordur;

1-Bireyler arasındaki ağırlık farklılığı,

2-Yaşama şartlarındaki farklı ortamlar,

3-Yetiştirilme amacına göre beklenen performansların farklılığı.

Erkek ve dişi olarak beslenen 1 çift Kangal'dan, erkek 75 kg, dişi 55 kg ise, bunların besin maddesi ihtiyaçları ağırlık farkından dolayı değişiklik gösterecektir. Ev veya işyeri bahçesinde koruma yapan bir Kangal'ın besin maddesi ihtiyaçları ile, sabahtan akşama koyun peşinde koruma görevi yapan bir Kangal'ın besin maddesi ihtiyaçları elbette farklılık gösterecektir.

Enerji ve besin maddesi ihtiyaçlarını belirlerken, diğer bir çok çiftlik hayvanında olduğu gibi, "Yaşama payı" ile "Performans Payı" ayrı ayrı hesaplanmalıdır. Performans Payı hesaplanırken, köpeğin cinsiyeti, kazandığı vücut ağırlığı, üreme gücü ve yaptığı iş göz önüne alınmalıdır.

Gelişme çağındaki köpekte, vücudun gelişme ve büyümesi için; gelişmesini bitirmiş yetişkin köpekte, vücudun onarımı için; yetiştirme amacına göre değişen miktarda, iş veya güç isteyen işlerde; üremenin sağlanması için, erkekte sperma yapımında ve dölleme amacıyla, dişide ovulasyon, gebelik ve laktasyon döneminde, süt yapımında vücudun enerji ve besin maddeleri ihtiyacını karşılamak için, Performans Payı'na ihtiyaç vardır.

Dinlenme durumundaki bir Kangal'ın enerji devri veya çevrilebilir enerji miktarı minimum seviyeye düşer. Buna "Bazal Devir" veya "Bazal Metabolik Enerji Oranı" denir. Kangal'ın hareket, sindirim, vücut ısısının kontrolü ve performans yeteneğini kapsayan normal şartlardaki enerji ihtiyacına ise "Fizyolojik Faydalanılabilir veya Çevrilebilir Enerji" denir. Normal şartlar altında bir Kangal için; Fizyolojik Faydalanılabilir veya Çevrilebilir Enerji, Bazal Metabolik Enerji Çevriliminin 2 katıdır.

Bazal Çevrilebilir Enerji; Kangal'ın cinsiyeti, yaşı ve vücut ağırlığına göre değişiklik gösterir. Mesela dişiler, erkeklerden daha düşük Bazal Enerji Çevrilimine sahiptir. Bazal Metabolik Enerji Çevrilimi, artan yaşla birlikte azalır.



Protein İhtiyacı

Kangal Köpeği protein içeriği olarak 23 adet amino aside ihtiyacı vardır. Bunlardan 13 adedi vücutta sentezlenebildiği halde, 10 tanesi sentezlenemez ve muhakkak dışarıdan karşılanmalıdır. Bu 10 amino aside "Esansiyel Amino Asitler" denir ve bunlar Phenilalanin, Histidin, İsolosin, Losin, Metiyonin, Valin, Arginin, Triptofan ve Treonin'dir. Yeryüzünde bütün bu esansiyel amino asitlerin bulunduğu tek gıda süttür. Bu yüzden yeni doğmuş bir bebek veya hayvan yavrusu, başka bir gıdaya ihtiyaç duymadan ve sağlığı bozulmadan aylarca hayatta kalır ve üstelik gelişir.



Tablo 3. Yetişkin Kangal'ın yaşama payı protein ihtiyacı.



Ağırlık (kg) tein (gr/gün)

2,5 10

5 17,5

10 30

20 50

30 65

40 80

50 95

60 110

70 125

80 135

90 140

100 142,5

(Çalışkaner, 1992)



Mineral Maddeler İhtiyacı

Kangal Köpeği'nin bir çok mineral maddeye ihtiyacı vardır. Bu mineral maddeler; kalsiyum, fosfor ve mağnezyum gibi kemik ve dişlerin teşekkülü, vücut sıvısında iyonik denge, osmotik basınç, biyokimyasal bazı bileşiklerin terkipleri gibi bir çok yerde kullanılır.



Tablo 4. Yetişkin Kangal'ın mineral madde ihtiyaç miktarları.



Elementler Min.mad.iht.(mg) / Canlı ağr.(kg)

Kalsiyum 130

Fosfor 110

Potasyum 130

Sodyum 88

Magnezyum 9

Demir 1,3

Bakır 0,17

Kobalt 0,055

Manganez 0,11

Çinko 1,1

İyot 0,034

Selenyum 0,002

(Çalışkaner, 1992)



Vitamin İhtiyacı

Kangal Köpeği için vitaminler, diğer bütün canlılar için olduğu gibi, hayat için gerekli olan, vücut tarafından yeterli miktarda sentezlenemeyen ve bu nedenle yemle sağlanması gereken organik bileşiklerdir. Vitaminler çözünebilirliklerine göre, yağda çözünen ve suda çözünen vitaminler olarak 2 ana gruba ayrılırlar. Vitaminler vücutta bir dereceye kadar karaciğerde depolanabilirler.



Tablo 5. Yetişkin Kangal'ın vitamin ihtiyaç miktarları.



Vitaminler Günlük ihtiyaç / Kg canlı ağırlık

A 110 IU

D 11 IU

E 1,1 mg

K 33 mcg

B1 22 mcg

B2 48 mcg

B6 22 mcg

B12 0,5 mcg

Biotin 2,2 mcg

Folik Asit 4 mcg

Niasin 250 mcg

Pantotenik Asit 220 mcg

Kolin 26 mcg

İnositol -

(Çalışkaner, 1992)



Esansiyel Yağ Asitleri İhtiyacı

Kangal Köpeği metabolizmasında önemli rol oynayan 2 yağ asidi vardır. Bunlardan birisi 18 karbon atomlu, 2 çift bağı olan Linoleik Asit, diğeri 20 karbon atomlu, 4 çift bağı olan Araşidonik Asit'tir. Kangal'lar Araşidonik Asid'i, Linoleik Asit'ten sentezleyebilirler. Böylece sadece Linoleik Asid'e ihtiyaç duyulur.

Araşidonik Asid ve Linoleik Asit'in vücuttaki ihtiyaç oranı, Kangal'ın vücut ağırlığının % 1,6'sı kadardır. Yani 50 kg ağırlığındaki bir Kangal için 800 gr Araşidonik Asid ve Linoleik Asit'e ihtiyaç vardır. Bu iki asidin eksikliğinde, gelişmenin durduğu, Kangal'ın büyümediği, bilakis gerilediği ve zayıflayıp çöktüğü, deri ve postunda patolojik değişikliklerin meydana geldiği tespit edilmiştir.



Emzirme Dönemi Beslemesi (0-2 ay)

Yavrular doğdukları zaman, annelerinin memesini bulup emerler. Bu içgüdüsel bir olaydır. Yavrular annelerini muhakkak emmelidirler.

Kangallar’da emzirme yaklaşık olarak 1,5-2 aydır. Bu süre 3 aya kadar çıkartılabilir. Ama yavrular daha fazla emzirilmemelidir. Çünkü Kangallar 6 ayda bir olmak üzere, yılda 2 kez kızgınlık gösterir ve doğum yaparlar. Gebelik 2 ay sürer. Takip eden 2 ayda da anne yavrularını emzirir. Geriye kalan 2 aylık süre, annenin üreme organları ile, tüm vücudunun kendini toplaması için gerekli süredir. Bu 2 aylık sürede vücut kendini toplar ve takip eden gebeliğe kendini hazırlar. Bu yüzden emzirme süresinin fazla uzatılamması gerekir.

Dişi, normalde kendi yavrularını ilk aylar besleyecek süte sahiptir. Ancak bu, dişinin yeterli ve dengeli beslenmesi şartıyladır. Bazen dişi 10 civarında yavru yapabilir. Böyle durumlarda anne-nin sütü yetersizse, yavrulara süt ve yemek takviyesi yapılmalıdır.

15 günlük olana kadar, biberonla süt takviyesi, 15 günlük ile 1 aylık arası sütlü papara takviyesi, 1 aylıktan sonra yemek takviyesi yapılır. Sütlü papara içine ekmek, pirinç unu, nişasta, pilav ve makarna türü unlu gıdalar katılabilir.

2 aylıktan itibaren, yavrular yavaş yavaş sütten kesileceği için, dengeli bir beslenme rejimi uygulanmalıdır. Bu devrede en pratik yol, "Sofrada ne yeniyorsa, Kangal'ların hakkını ayırmak"tır. Hakiki Kangal Köpeği yetiştiricileri böyle yapar.

Ağız sütü (Kolostrum)nün önemi: Yavrular doğar doğmaz, hemen içgüdüsel olarak annelerinin memesine yapışırlar ve ağız sütünü (Kolostrum) içmeye başlarlar.

Yavruların kolostrumu içmesi, 2 yönüyle çok önemlidir:

1-Yavrular, anne karnındayken, göbek kordonu vasıtasıyla ve kanla beslenirler. 2 ay boyunca dışkılarını yapamazlar. Doğar doğmaz, bağırsaklarda biriken, macun gibi koyu renkli, yapışkan dışkıyı acilen atması gerekir. Emdiği ağız sütü (kolostrum), bütün diğer hayvanlarda olduğu gibi, ishal etkisi gösterir. Bu vesile ile ishal, ilk dışkının atılmasına vesile olduğu için, faydalıdır. Yavruların bağırsaklarını temizler. Eğer doğumdan hemen sonra bu dışkı süratle atılmazsa, zehir etkisi yapıp yavrunun ölümüne sebep olabilir.

2-Yavrular doğduğu zaman, bağışıklık sistemi gelişmemiştir. Hastalıklara karşı son derece savunmasızdır. Yavruların hayatının ilk dönemlerinde yakalanması muhtemel bir çok hastalığa karşı direnç sağlayan, koruyucu bağışıklık maddeleri, ağız sütü içinde bulunur. İnsanların küçükken vurulduğu aşıların vazifesini, kolostrum yapar.

Kangal Köpeği'nin dişisi, ilkine doğumda genellikle 3-5 yavru, müteakip doğumlarda 6-10 yavru yapar. Köy yerinde genellikle bir batında az sayıda doğuran dişiler makbul tutulur.

Ayrıca dişinin ilk doğumunda dünyaya gelen yavrular, pek makbul sayılmaz. Fakat bunun ilmi açıklaması, gerekçesi yoktur. Bu nihayetinde bir makine değildir ki, ayarları yapılana kadar ilk birkaç imalat hatalı çıksın? Bilakis, ilk doğumda az yavru doğduğu için, enik başına düşen süt ile annenin eniklere gösterdiği ilgi ve bakım daha fazladır. İnsanlar için bile, her zaman ilk doğan çocuk daha kıymetli olmaz mı?



Annesinden Ayrı Yavruların Beslenmesi

Eğer eldeki yavrular 2 aylıktan küçük, hele hele gözleri daha açılmamış ise, bu tip yavruların beslenmesi çok hassas, en zahmetli ve azami sabır isteyen bir iştir.

Aslında bir köpek yavrusu 2 aylıktan küçük ise, dişinin altından alınmamalıdır. Bu iki yönü ile önemlidir.

1-Yavrular çok küçük olarak anasından ve kardeşlerinden ayrıldığı için, annesinin vereceği ilk 2 aylık terbiye ve bilgilerden yoksun kalır. Ayrıca yavrular, aile ortamı ve boğuşma gibi bir çok yeni tecrübeyi, ilk 2 aylık "Emzirme Dönemi"nde yaşar. Yavrular bunlardan da mahrum kalır.

2-Anne sütünün yerini hiçbir şey tutamaz. Çünkü; yavruların hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlayan ve bağışıklık sistemini (İmmün sistem) oluşturacak bağışıklık maddeleri, sadece anne sütünde bulunur. İnsanlarda bile, anne sütünü çok emen çocukların daha gürbüz ve sağlıklı oldukları, az emenlerin ise, daha cılız ve dayanıksız oldukları bir gerçektir.

İnsanoğlu hastalıklara karşı korunmak için aşıyı icat etmiştir. Ama tabii ortamda kendi başına yaşayan hayvanlar bundan mahrumdur. Hayvanları hayatlarının ilk aylarında hastalıklara karşı koruyucu bağışıklık maddeleri, süt içinde bulunur. Bu bağışıklık maddeleri, bilhassa doğumdan sonraki 2-3 gün içinde anne tarafından salgılanan "Ağız sütü" (Kolostrum) içinde yoğun olarak bulunur.

Bir misal vermek gerekirse, Gençlik Hastalığı köpeklerde yaygındır ve kuduz hariç tutulursa, en yüksek ölüm oranını bu hastalık meydana getirir. Eğer yavrular 3 aylıkken aşılanırsa, hastalığa karşı koruma sağlanmış olur. Eğer yavrular, anne sütünü emiyorsa, anne sütünde bulunan maternal antikorlar (anneden gelen hastalık önleyici maddeler) yavruları 8-9 hafta, hatta bazı durumlarda 12-14 hafta Gençlik Hastalığı'na karşı korurlar.



Süt ile İgili Dikkat Edilecek Hususlar

Sütün cinsi: Beslenecek yavru, hala süt emen bir yavru ise, yavruların beslenmesinde tercihen inek veya varsa keçi sütü kullanılır.

Sütün temizliği: Yavrulara verilecek süt, kesinlikle süzülmüş, kaynamış, mikroplardan ari olmalıdır. Eğer mümkünse pastörize edilmiş, hazır süt kullanılmalıdır.

Sütün sulandırılması: Süte, önce üçte iki, bir kaç gün sonra yarı yarıya su katılmalıdır. Çünkü köpek sütü, evcil hayvan sütlerine nazaran daha yağsızdır. Diğer sütlerde bulunan yağ, yavruda hazımsızlık ve ishal gibi sıkıntılara yol açar.

Süt ishal yaparsa: Bu durumda biberonun içine 3-5 adet bebe bisküvisi ilave edilir. Enik takip edilir. Eğer ishal kesilmezse, her öğün bisküvi sayısı 2'şer adet artırılır. Genellikle, 1 biberon süt için bisküvi sayısı 10'a ulaşmadan ishal kesilir.

Sütün sıcaklığı: Sütün sıcaklığı, insan vücudu sıcaklığı (37 derece) civarına getirilir. Pratik olarak, parmak bükülerek, ortadaki boğum yeri süte batırılır. Sütün sıcaklığı, vücut tarafından ne sıcak, ne de soğuk olarak hissedilmelidir. Parmağın ucu süte batırılmamalıdır. Çünkü, tırnak arasında bulunması muhtemel kir ve mikroplar süte, dolayısıyla yavruya bulaşmış olur.

Sütün veriliş şekli: Süt, en pratik olarak, bebek biberonları içinde, emzikle verilir.



Yavru ile iİgili Dikkat Edilecek Hususlar

Yavruyu tutuş pozisyonu: Biberon bir elde tutulur. Diğer el ile yavrunun altından tutulur. Bu esnada baş parmak ön bacağın önünde, diğer 4 parmak karın altında olursa, en uygun tutuş pozisyonu yakalanmış olur. Böylece, yavrunun sizden taraftaki ön bacağı baş ve işaret parmakları arasına alınmış olur. Böylece yavru zedelenmeden zapt edilir.

Yavruyu emziğe alıştırma: Eğer yavru çok küçük, hele hele daha gözü açılmamış ise, emzik ağzına büyük gelebilir. Yavru; annenin yumuşak meme başına nazaran, sert olan ve plastik maddeden yapılmış emziği emmekte zorlanabilir. Serçe parmağı yavrunun ağzına götürüldüğü zaman, parmağı hemen emmeye başladığı görülebilir. Bu durumda, emilen parmak çıkarılır, he-men üstüne biraz süt akıtılır ve tekrar yavrunun ağzına verilir. Bu sefer enik sütün tadını almış olur. Yavru parmağı emerken, emziğin ucu parmağın hemen yanından yavrunun ağzına sokulur ve çaktırmadan parmak yavaşça çekilir. Bu 1-2 sefer tekrarlanırsa, yavru biberondan emmeye alışır.

Yavrunun tırnaklarından korunma: Yavruyu emzirme anında, emzireni en çok sıkıntıya sokacak şeylerden birisi, yavrunun çok sivri tırnaklarıdır. Yavru anneyi emerken; içgüdüsel olarak, 2 ayağını meme başının 2 tarafına dayar. Arada sırada ayaklarını bastırarak, memeye masaj yapar ve sütün devamlı gelmesini sağlar. Biberonla emzirme anında da, içgüdüsel olarak aynı hareketi yapar. Fakat yavrunun tırnakları, emzirenin parmaklarını, elini ve bilhassa bileğini kedi gibi tırmalar ve yaralar. Bunu önlemek için, biberon tutulan ele eldiven giyilir veya üstüne bez örtülür.

Emzirme sayısı: Yavrunun yaşı küçüldükçe, emzirilen öğün sayısı artar. Hele hele, daha gözü açılmamış yavrular 2-3 saatte bir beslenmek ister. "Acaba yavrular acıkmış mıdır, acıkmamış mıdır?" diye endişelenmeye hiç mahal yoktur. Zaten yavru viyaklayarak sahibini harekete geçirecektir. Bilhassa geceleyin bu çok önemlidir. Yavrular mümkün mertebe yakında, mümkünse yatılan yerde olmalıdır ki, bu tür sızlanmalar kolaylıkla duyulabilsin.

Emzirme anında kısa molaların verilmesi: Tabii ortamda, dişinin yanında iken rekabet söz konusudur. En önce meme başı kapan ve uzun süre bırakmadan emen, daha çabuk büyür. Elbette ki bu tür yavruların hayatta kalma şansı artar. Bu yüzden yavrular çok telaşlı bir şekilde emerler. Arada sırada emzik, yavrunun ağzından çıkarılarak, soluklanması sağlanır. Aksi takdirde, sık sık yavrunun genzine süt kaçar ve öksürür.

Emzirmenin tamamlanması: Yavru doyunca, emmez. Ya emziği ağzında tutarak oyalanır, ya da emziği ağzından iterek is-teksizliğini belli eder. Bu durumda yavru, daha fazla emmesi için zorlanmamalıdır.

Gazın çıkarılması: Telaşlı emme anında, aynen bebeklerde olduğu gibi, yavru bir miktar hava yutar. Emzirme bittikten sonra yavru yere bırakılır. Baş ve işaret parmakları "V" şekline getirilerek, yavrunun sırtına konur ve birkaç kere, hafifçe bastırarak, enseden kuyruğa doğru sıvazlanır. Birkaç sıvazlamadan sonra, yavru sesli bir şekilde gazını çıkarır.

Emzirme sonu temizliği: Yine telaşlı emmeden dolayı, bir miktar süt yavrunun çenesinin altından başlamak üzere, karın bölgesine doğru akabilir. Emzirme anında, yavruyu tutan elin içine bir bez parçası konursa, yavrunun ağzından akan süt beze emdirilmiş olur. Bez konmamış olabilir veya bez konmasına rağmen, yavrunun alt tarafları sütten dolayı ıslanmış olabilir. Bu ıslaklık muhakkak temiz bir bezle mümkün mertebe silinmelidir. Yoksa, yavrunun üşümesi, hastalanması, hatta ölümüne yol açılabilir.



Tablo 6. Yavruların ilk 3 aylık gelişimi

Yaşı
Fonksiyon

Doğum
Yaklaşık 400-600 gr olarak, gözü kapalı doğar.

8-9 günlük
Yavrunun ağırlığı, doğuma göre 2 misli olur.

9-10 günlük
Gözleri aralanır

12-14 günlük
Gözleri açılır

12-14 günlük
Yürümeye başlar.

12-14 günlük
Kulakları açılmış olur. Kap ile verilen süt yada sütlü paparayı yemeye başlar, biberonla beslemeden vazgeçilir. Dişi yavrular, arka taraflarını çömelerek işemeye başlar.

3 haftalık
2 adet üst köpek (canine) ve 6 adet üst kesici (incissive) dişler çıkar.Koşmaya, birbirleri ile boğuşmaya ve hırlamaya başlar.

2-3 haftalık
Çevreyle ilgilenmeye başlar, gözleri ile takip eder. Boy atmaya başlar ve tombul görünüşleri gider.

3-4 haftalık
2 adet alt köpek (canine)ve 6 adet alt kesici (incissive) süt dişi çıkar.

4 haftalık
Havlamaya başlar

5 haftalık
8 tane süt azı dişi (molar) çıkar.

6 haftalık
Köpek ve azı dişlerin arasından altlı üstlü 4 tane ön azı dişi (premolar) daha çıkar ve süt dişler 28'e tamamlanır.

7 haftalık
Ağırlıkları yaklaşık 5 kg olarak, doğum ağırlığının 10 misline, boyları yaklaşık 30 cm olarak, doğum ağırlığının 2,5 misline erişmiştir. Tavuk bacak kemiğini dişleri ile parçalayıp, yiyebilirler.

8 haftalık
Yavaş yavaş anne sütü bırakılır, evde ne yeniyorsa verilir.

3 aylık
Sütten tamamen kesilmişlerdir. Doğuma göre, boyları yaklaşık 3 misli, ağırlıkları yaklaşık 20 misli artmıştır.






Süt Dışındaki Gıdalara Alıştırma

Yavruların gözleri açıldıktan sonra, 15-20 günlük olunca, artık biberondan yavaş yavaş vazgeçilmelidir. Bu devrede, sütün içine bir miktar bisküvi veya ekmek içi katılmalıdır.

Yemek tabağı, yavrunun önüne konur ve tabaktan yemesi için teşvik edilir. Ya elle bir parça sütlü ekmek ağzına verilir ve geri çekilir. Ya da tabak kaldırılarak veya yavrunun kafası hafifçe bastırılarak, sütlü paparanın tadını alması sağlanır. Eğer yavrunun karnı aç ise, bir kere ağzı yemeğe değdikten sonra, devamı gelecektir.

Bu şekilde hazırlanan papara ile yavru kaptan yemeye alıştırılır. Eğer eldeki yavru bir adetten fazlaysa, muhakkak ayrı tabaklar kullanılmalıdır. Çünkü ya bazı yavrular, diğerine göre biraz mızmızdır ve az yer, ya da yavrunun biri, diğer(ler)ine tahakküm ederek, diğer(ler)inin az yemesine sebep olur.



Genç Köpeklerin Beslenmesi (2-18 Ay)

Kangal Köpeği 2 aya kadar büyütüldüyse veya daha iyisi, 2 aylık bir yavru sahibi olunduysa, köpek sahibinin işi nispeten kolay demektir. Bu devredeki bir Kangal Köpeği, ev yemeklerini yemeye alışmış olmalıdır.

Bu devrede dikkat edilmesi gereken çok önemli bir konu da, yavrular sütten kesildiği için, kalsiyum (Ca) kaynağından mahrum kalmalarıdır. Eğer yavrular kemik yiyorlarsa, yedikleri kemiklerden, kalsiyum ihtiyacını karşılayabilirler. Fakat eğer 2 aylıktan itibaren beslenme bitkisel ağırlıklı ise veya yavrulara sadece yal veriliyorsa, yemeğine muhakkak kalsiyum takviyesi yapılmalıdır. Eğer bu yapılmazsa, yavruların bacakları eğrilir, deforme olur.

Eczanelerden alınacak kalsiyum katkıları kullanılabilir. Eğer bu pahalı gelirse, eczaneden DCP (Dikalsiyumfosfat) temin edilip yiyeceğe katılabilir. Eğer bu da mümkün değilse, mermer işleri yapan bir mermerciden, 1-2 kg mermer tozu alınır. Yavruların beher kg canlı ağırlığı için, 1 gr mermer tozu yemeğine katılır(*).



(*) Kitabımın ilk baskısı çıktığı zaman, Zooteknist Ziraat Mühendisleri gibi, "Özel Hayvan Besleme Dersi" almamış bazı konuya yabancı kişiler, bu mermer tozu işini anlamakta zorluk çektiler. "Hayvanlara mermer tozu mu verilir? Sıkıysa sen kendi çocuklarına ver" diye hamâset yapan, kendini bu konularda bilgili zanneden cahiller çıktı. Dikkatli bakıldığında, fenni yemlerinin çuval etiketlerinde, %5-9 arasında mermer tozu bulunduğu ve bunun yasal olduğu görülebilir. Mermer tozu bilhassa "Yumurta Tavuğu" ve "Kuzu-Buzağı" yemlerine, diğer yemlerden daha fazla oranda katılır. Bu konuda hâlâ herhangi bir tereddüdü olanların, Ziraat Fakülteleri’nin Zootekni Bölümü'nde bulunan Hayvan Besleme Kürsüsü hocalarına danışmaları tavsiye olunur.



Yavrulara kesinlikle çiğ et verilmez. Bunun 2 nedeni :

1-Çiğ et yiyen yavrular, büyüyünce tavuk gibi ev hayvanlarına dadanabilirler.

2-Çiğ et yenmesi ile, başta iç parazit olmak üzere, diğer bulaşıcı hastalıkları kapma tehlikesi vardır.

Genç köpeklerin ve ergin köpeklerin beslenmesinde kullanılabilecek en pratik tavsiyelerden birisi şudur: Sütten kesildikten sonra 1 yaşına kadar, broiler yemine süt katıp, helva kıvamında vermektir. 1 yaşından sonra %50 broiler yemi, %50 arpa ununa süt katıp, helva şeklinde vermektir. Bu tip pratik besleme ile, bir köpeğin bütün besin maddesi ihtiyaçları karşılanmış olur.



Ergin Köpeklerin Beslenmesi (18 Aydan Sonra)

Bu dönemde verilecek gıdaların, yaklaşık %50 protein, %40 karbonhidrat ve %10 yağ, mineral ve vitamin içermesi gerekir. En basitinden, 1/3 haşlanmış et, 1/3 kepekli arpa unu, 1/3 sudan meydana gelen bir karışım ideal olacaktır.



Tablo 7. Verilecek öğün sayısı ve yiyecek miktarı

Yaş Öğün sayısı(Gün/Adet) Miktar(Gram/Kilogram)(*)

Doğum-2 hafta 10-12 400 gr süt(**)

2-4 hafta 6-8 300 gr süt(**) ve sütlü papara

1-2 ay 4 200 gr süt(**) ve katı gıda

2-6 ay 3 100 gr katı gıda

6-12 ay 2 75 gr katı gıda

12 aylıktan büyük 1-2 50 gr katı gıda



Köy yerlerinde Kangal'lara genelde "yal" verilir. Kepekli arpa ununa, sıcak su ve yeteri kadar tuz ilave edilerek karıştırılır. İyice karıştırıldıktan sonra, üstüne bir miktar soğuk su ilave edilip, köpeklere verilir.

Alıştırmak kaydıyla, köpek hemen bütün sebze ve meyveleri yerler. Karpuzun kabuğunu, biberin sapını bile yiyebilirler.

Kangal Köpeği'nin ve diğer çoban köpeklerinin klasik yiyeceği yal, o kadar kıymetli bir besin değildir. İneklerdeki yaşama payı gibi bir şeydir. Köylerde ki yokluktan dolayı, "Böyle gelmiş, böyle gider" bir uygulama vardır.

Bu yüzden, maddi durumu zengin, iyi bakım uygulayan kişilerin elindeki köpekler daha sağlıklıdır. Bunlar, köydekilere nazaran daha iri ve sağlıklı olur, daha erken gelişir, daha erken cinsi olgunluğa ulaşır ve dişilerden doğan yavruların ağırlıkları daha fazladır.

Maddi durumu yerinde olan kangal severlerin hazır mama kullanmaları yerinde olur. Böylece yavruları daha sağlıklı beslenebilir.



Gebe Dişilerin Beslenmesi

Çiftleşme döneminde, erkek ve dişi hayvana, günde 2 öğün yemek verilir. Dişinin gebe kaldığı tarih göz önüne alınarak, gebeliğin 2. ayında verilen yemeğin kalitesi ve protein oranı artırılır.



Yaşlı Köpeklerin Beslenmesi

Yaşlı hayvanlara, düşük protein ve yağ oranlı, yumuşak, sindirimi kolay, daha çok bitkisel kaynaklı yiyecekler verilir. Belli bir yaştan sonra, ağızdaki dişler azaldığından, iri kemikler verilmez.



Hasta ve Yaralı Köpeklerin Beslenmesi

Hasta hayvanların güçsüzlüğü göz önüne alınarak, daha çok sulu, yumuşak, sindirimi kolay, besleyicilik oranı yüksek gıdalar verilir. Vücut dokularının kendini çabucak tamir etmesi için; proteince zengin olan, yumuşak et, baklagil yalı ile vitamince zengin yeşil sebzeler verilir.

YETİŞTİRME ŞARTLARI

Hâlâ Anadolu'da bazı yerlerde kullanılan, tahta yayıklar vardır. İnce ve uzun tahtaların, her iki başta, yuvarlak bir tahta etrafında yan yana getirilmesi ile yapılır. Eğer tahtanın biri eksik olursa, ona yayık denmez, çünkü içinde ayran durmaz. Aşağıda belirtilecek yetiştirme şartları da, aynen bir yayığın tahtaları gibidir. Eğer bunlardan birisi eksik olursa, sağlıklı bir Kangal Köpeği Yetiştiriciliğinden söz etmek mümkün olmaz.



Barındırma

Koyunlar bir çok bölgede yaz mevsiminde akşam serinlik çıktığında yaylıma çıkarlar. Sabah 8 veya 9'a kadar, yani sıcaklık yükselene kadar arazide kalır ve yayılırlar. Bütün gece koyunlar ve köpekler uyanık kalırlar. Kangal Köpeği normalde, köy şartlarında, nerede dulda, yani kuytu bir yer bulursa oraya kıvrılır. Eğer üstünde yatacağı bir çul parçası bulursa, şanslıdır.

Kışın, hiç değilse yerden gelen soğuğu kesmesi için, altında bir parça çul veya tahta bir zemin olmalıdır. Yattığı yerin en azından, ufak, kulübecik gibi bir yer olması gerekir. Kulübe, yazın güneşten, kışın aşırı soğuktan köpeği korumalıdır. Pire, kene gibi parazitlerden ari olmalıdır. Zemini kuru olmalı, rüzgara karşı koruma sağlamalıdır. Kulübenin zemini, topraktan en az 5-10 cm yüksekte olmalıdır. Kapısı rüzgara karşı olmamalı, eğer rüzgara karşı yerleştirilmiş ise, kapının önüne tahtadan bir siperlik konmalıdır.

Kangal asla sadece ev içinde barındırılmamalıdır. Kangal, Kaniş gibi kucakta taşınacak, evde beslenecek bir köpek değildir.



Işık

Köy şartlarında beslenen köpekler için ışık herhangi bir problem teşkil etmez. Bol bol güneş ışığı alırlar. Güneş ışığı, bilindiği gibi, Vitamin D sentezlenmesine, vücut tarafından üretilmesine yarar. Vitamin D ise, “Büyüme Hormonu” dediğimiz “Growth Hormon”un salgılanmasını sağlar. Büyüme Hormonu da, adı üstünde canlının normal bir şekilde büyümesinden sorumlu olan maddedir.



Sıcaklık

Köy yerinde bir tabir vardır: "Köpek üşümez" denir. Aslında köpek üşür, ama diğer bir çok çiftlik hayvanında olduğu gibi, soğuktan fazla zarar görmez. Kangal, soğuğa maruz kaldığı zaman, hemen kıvrılır ve en çok üşüyen yeri olan burnunun ıslak, siyah ucunu, bacaklarının ve kuyruğunun altına alır. Böylece hem burnunu ısıtır, hem de ciğerlerine direkt soğuk hava girmez.

Yeni doğan yavruların vücudu, ilk 1 ay sıcak-soğuk regülasyonunu (ayarlamasını) yapamaz. Bu yüzden yeni doğum yapmış dişinin yavruları muhakkak soğuktan korunmalı, yattıkları yer sıcak tutulmalıdır. Bunun için çeşitli tedbirler alınabilir. Fakat en pratik yol, yattıkları yerin kapısını 1-2 kat bez ile kapamak ve altlarına tek kişilik elektrikli battaniyeyi ikiye katlayarak sermektir. Elektrikli battaniyenin üstüne de bir kat başka bir örtü serilebilir. Tek kişilik bir elektrikli battaniye, saatte ortalama 40 watt civarında elektrik harcar. Ölmesi muhtemel yavruların, bir canlı olarak değeri göz önüne alınırsa, bu yöntem oldukça ekonomik sayılır.



Nem

Kangal Köpeği'nin tabii yaşama ortamı, soğuk iklimdir. Yani tabii yaşama ortamında, yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlıdır. Yaz mevsiminde kuru sıcağa tahammül edebilir. Serin yerlerde ise yüksek neme tahammül edebilir.

Mesela Kangal gibi yerlerde rakım 1500 m civarında olduğundan, yazın sıcak geçer. Burada sadece sıcak pek problem olmaz. Veya İngiltere gibi nemli ama, yazları serin geçen yerlerde de, Kangal Köpeği başarıyla yetiştirilebilmektedir.

Ama, sıcak ve nemin ikisi bir arada olursa, büyük sıkıntı doğar. Bunun anlamı, Kangal Köpeği'ni, Adana ve Antalya gibi güney sahillerinde yetiştirilmesinin çok zor olduğudur. Yavru iken götürülürse intibak eder, fakat ileri yaşlarda bir çok problem beklenmelidir.



Bakım ve İdare

Kangal Köpeği'ne uygulanacak en etkili, en ucuz, en kolay, onları en mutlu edecek bakım yolunun, "onlara sevginizi göstermek" olduğu unutulmamalıdır.

Kangal Köpeğinin yavru iken ve bir çift olarak alınması daha iyidir. Biri erkek, biri dişi ise, kardeş olmamalıdırlar. Yavru edinme yaşı en iyi 1,5-2 aylık ikendir. Çünkü doğumundan itibaren geçen 1,5-2 aylık sürede anne sütünü almıştır ki bu çok önemlidir. Ayrıca anne ve kardeşleri ile beraber geçen 1,5-2 aylık yaşama sonucunda, bir çok yetenek kazanmıştır.

Hakiki bir Kangal Köpeği yetiştiricisi, elindeki köpeğini, kendi çocuğu gibi, aileden biri gibi görür. Çocuğu gibi sevgi ve şefkat gösterir. Yediğinden yedirir. Yattığı yeri düzgün hazırlar. Aşı ve hastalık gibi durumlarda masraftan kaçınmaz. Kötü muamele etmez, dövmez, bağırmaz. Gerekli terbiyesini verir.



Yavruların Bakımı

Eğer yavrular annesinin yanında ise, yavruların kaldıkları yerin sessiz, sakin, bilhassa çocuklar tarafından çok rahatsız edilmeyen bir yer olması gerekir.

Eğer yavrular dişiden ayrıysa, en pratik olarak, karton bir koli-nin içine veya bisküvi kutusu gibi bir kutunun içine konabilir. Kutunun tabanına gazete kağıdı serilmelidir. Her istedikleri zaman kutudan çıkamadıkları için, mecburen istemeseler de kutuya işeyecek ve pisleyeceklerdir. Bundan dolayı altlarındaki gazete kağıdı günde birkaç kere değiştirilir. Böylece hem ıslandıklarından dolayı üşümez, hem de mikrop ürememiş olur.

Ergin köpekler ve yavrular yıkanmaz. Fakat bilhassa annesinden ayrı yavrular, sık sık üstlerini kendi pislikleri ile kirletirler. Bu pislikler sıcak suda ıslatılmış bir bezle silinir. Eğer pislik çoksa, yavrular sıcak suyla yıkanır, bezle hemen kurulanır. Peşinden muhakkak saç kurutma makinesi ile kurutulmalıdır. Yavru muhakkak titreyecektir, çünkü bu ısınmak için yavrunun başvurduğu vücut savunma mekanizmasıdır.

Eğer ortam çok soğuksa, titreyen yavru küçük bir plastik pazar poşetinin içine konur ve sadece kafası poşetin dışında kalacak şekilde, poşetin ağzı, yavrunun boynundan, sıkı olmamak kaydıyla düğümlenir. Yavru böylece çabucak vücut ısısını normal sevi-yeye getirir ve titremesi geçer. Bilhassa 1 aylıktan küçük yavrular çok çabuk üşürler ve kolayca hastalanırlar.

Annesinden ayrı, 1 aylıktan küçük, bilhassa gözü açılmamış yavrular acıkınca, birbirlerinin kulak, pati ve cinsel organlarını yalarlar. Bunu önlemek için eniklerin karnı sık sık doyurulmalıdır. Eğer yine devam ediyorlarsa, nereyi yalamayı alışkanlık haline getirmişlerse, oraya tentürdiyot gibi, acı ama eniklere zarar vermeyecek maddeler sürülmelidir.

Kapalı bir alanda veya kutu içinde muhafaza edilen, bilhassa 1 aylıktan küçük yavrular, aynen bebeklerde olduğu gibi, 4 şey için viyaklarlar. Bunlardan hangisi için viyakladıkların şöyle bulunur:

1-Acıkma: Acıkmış yavrunun yanına gidildiğinde, hemen eli yalamaya, o kişiye bakarak, heyecanla kuyruk sallamaya, tırmanmaya başlar.

2-Tuvalet ihtiyacı: Yavrunun karnı toktur, sahibi yanında olduğu halde viyaklamakta veya inlemektedir, kutudan çıkmaya veya bulunduğu yerden çıkmaya çalışmaktadır. Arada durup, kutunun veya yattığı yerin zeminini koklamaktadır. Davranışıyla şunu belli etmektedir: Tuvalet ihtiyacını yapacağı bir yer aramaktadır, ama yattığı yere değil.

3-Annelerini veya anne zannettiği sahibini arama: Daha çok, annesinden çok küçükken ayrılmış, tek başına büyütülen yavrularda görülür. Yavrunun karnı doyurulmuştur, tuvalet ihtiyacı da giderilmiştir. Yavru, siz yanınızdayken sustuğu halde, siz ayrılınca viyaklarsa, bu annesini veya annesi yerine koyduğu sahibini yanında istediğini gösterir. Bu durumda ya yavru, kutusuyla yatağın hemen yanına konmalı, ya da yavrunun yanına oyuncak ayı gibi, köpek yavrusuna benzer bir eşya bırakılmalıdır.

4-Hastalık: Yavrunun karnı toktur, tuvalet ihtiyacı da giderilmiştir. Siz yanınızda olduğunuz halde, viyaklamakta veya inlemektedir. Büyük ihtimalle rahatsızdır, bu durumda bir veteriner hekime baş vurmak gerekir.

Tuvalet ihtiyacının belirli bir yere yapılması isteniyorsa; ilk gün yavrunun konduğu yere gazete kağıdı serilir. İhtiyacını görüp, kirlettiği gazete kağıdı alınır. Topaklanarak, tuvalet ihtiyacını görmesini istediği yere konur veya kutuda kum veya talaş, bu kirlenmiş gazeteye sürülür. Böylece yavru, tuvaletini ilk oraya yaptığı zannıyla, bundan sonra o tuvalet kutusunu kullanır.

Yavruların kulağını kesme: Buna, "Kulak kepçesini kesme" demek daha doğru olur.

Kulak kepçesinin vazifesi; köpeğin kulağına girebilecek toz, toprak, çöp, pislik gibi yabancı maddeler, sinek, sivrisinek gibi haşaratlar ile rüzgar, kar ve yağmur suyu gibi tabii olaylardan, kulağın zarını korumaktır. Anatomik olarak, Kangal Köpeği'nin kulak kepçesi büyük, sarkık ve etlidir. Kafatasına yapışık şekilde durur ve vazifesini gayet iyi yapar.

Bir çok Kangal Köpeği yetiştiricisi, 3 sebepten köpeklerin kulağını keserler. Bunların mazeretleri şöyledir:

1-"Kangal'ın kulakları çok etli olduğundan, iyi duyamıyor. Bu yüzden bekçilik görevini iyi yapamaz."

2-"Gerek diğer köpeklerle boğuşurken, gerekse kurt ile boğuşması esnasında, kulağından tutulabilir. Kulağı etli ve hassas olduğu için, bu durumda kıpırdayamaz ve yenilir."

3-"Herkesin köpeğinin kulağı kesik. Hem ben, köpeğimi böyle daha çok seviyorum, köpeğime kesik kulak yakışıyor."

Herkesin kendine göre bir mazereti vardır. Avrupa ülkelerinde, köpeklerin kulaklarının kesilmesi, "Hayvanları Koruma Kanunu" ile yasaktır ve köpeğinin kulağını kesen cezalandırılır. Batı ülkelerinde bütün Kangalların kulak kepçeleri yerli yerindedir.

Kulak eğer kesilecekse: Yavru en fazla 2 aylıkken kesilmelidir. Çünkü, daha büyük yaşlarda, kan damarları geliştiğinden, kesim ve kesim sonrası, yara bakımı çok zahmetli olmaktadır. Kesim işi mümkünse bahar aylarına denk getirilmelidir. Yazın yapılan kesimde, yaranın kurtlanması, kışın yapılan kesimde, yaranın soğuktan azması riski vardır.

Kesim işi muhakkak bir veteriner hekim tarafından, usulüne uygun bir şekilde, kulağa güzel şekil verilerek, anestezi ile uyutularak ve kesim sonrası dikiş atılarak yapılmalıdır.

Kulağı koparma: (Çok özür dileyerek) bazı vicdansızlar, yavru henüz birkaç günlük iken, 2 kulaktan tutup, yavruyu döndürerek kulağı koparmaktadırlar. Bunu vicdanla, insanlıkla ile bağdaştırmak mümkün değildir.

Çok kere kulak kepçesi, çok biçimsiz şekilde ve kafa derisinin fazladan bir kısmı ile birlikte kopar. Kafatası kemiği gözükür. Yavru eğer ölmezse, kulak sakat kalır. Fakat yavru çok kere, mikrop kaparak ölür. 1-2 günlük yavruya yapılan bu zulmün hesabının, bu dünyada sorulmasa bile, öbür dünyada nasıl verilebileceğinin cevabını, okuyuculara ve vicdan sahibi, gerçek Kangal Köpeği yetiştiricilerine bırakıyorum.

Kuyruk kesme: Eskiden Anadolu'nun bir çok yerinde, Kangalların kuyrukları kesilirdi. Yaşlılar bunun sebebini şöyle izah etmektedir: "Köpek uyurken, bilhassa soğuk mevsimlerde burnunu kuyruğunun altına alır. Sürünün veya beklediği evin yanına kurt, yabancı köpekler ve vahşi hayvanlar geldiği zaman, burnunun üstündeki kendi kuyruk postunun kokusundan dolayı, o hayvanların kokusunu alamaz. Bu yüzden köpeğin kuyruğunu keserdik."

Eskilerin bu izahatı şu yönüyle hatalıdır, çünkü köpeğin işitme duyusu, koku alma duyusundan daha keskindir ve köpeği daha çabuk alarma geçirir. Bu yüzden eskilerin yaptığı iş tamamen yanlış bir uygulamadır. Ayrıca kuyruk bir köpeğin dümenidir. Koşarken, kuyruğu ile ani manevra yapar. Kuyruğu kesilen bir köpek kesinlikle ani ve etkili manevra yapamaz. Ayrıca kuyruk kesme çok acı verir. “Kuyruk acısı” deyimi buradan gelir. Bu yanlış uygulama, halen Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nde devam etmekte ve buradaki çoban köpeklerinin kulakları ile birlikte, kuyrukları da genellikle kesilmektedir.



Ergin Köpeklerin Bakımı

Hangi yaşta olursa olsun, Kangal'ların su ve yemek kapları daima temiz tutulmalıdır. Kaplarda ki su, günlük yenilenmelidir.

Sık, sık postu, kulaklarının içi, gözleri, dişleri, tırnakları, herhangi bir parazit veya rahatsızlık olup olmadığı araştırılmalıdır.

Hangi yaşta olursa olsun, Kangal Köpeği yıkanmaz. Köpeklerde ter bezleri olmadığından, terlemezler. Postunu ve cildini korumak için, derilerinden yağlı bir madde salgılarlar. Bu yağlı madde, ciltlerini nemli tutarak, kurumasını ve çatlamasını önler. Köpek yıkandığı zaman, bu yağlı madde de yıkanmış olacağı için, hayvanın cildine zarar verilmiş olur.

Kangal Köpeği'ne rahat hareket edeceği, yeterli genişlikte bir ortam sağlanması, çok önemlidir. Bir yere çakılıp kalmaları, bu hayvanları aşırı derecede mutsuz eder. Hele hele tek başına iseler daha fazla olumsuz etkilenirler. Sürekli olarak bir eve tıkılıp kalan veya bir kapının önüne bağlanıp, "Basit bir kapı iti" muamelesi gösterilen Kangal Köpeği'nin mutlu olduğu söylenemez. Kangal Köpeği sahibine bağlı ama, aynı zamanda özgürlüğüne düşkün bir hayvandır.



Köpek Nakliyesi

Tecrübesi olanlar bilir, çok zahmetli, tehlikeli ve çok iyi planlanması gereken bir konudur.

Kapalı araba bagajında asla köpek taşınmaz. Hem karanlıkta kaldığı için strese girer, hem havasız kalıp, boğulma riski vardır.

Steyşın araba bagajında taşırken, eğer mevsim yaz ise, köpeği güneşten ve sıcaktan koruyacak tedbirleri almak gerekir. Büyük ihtimalle huysuzluk yapacak ve kusacaktır. Bazen aracın arka koltuklarında köpek taşınırken, bunalan ve huysuzluk yapan köpek sağı, solu tırmalar ve ısırır. Bu arada tırmalama esnasında kapıyı dahi açabilir.

Pikap, kamyonet veya kamyon gibi araçlarda taşıma yaparken en önemli husus, köpeğin zincirinden kurtulup, aracın açık kasasından atlaması ihtimalidir. Eğer aracın kasası kapalı ise, muhakkak kapılar çok iyi kapatılmalıdır. Bazen bağlanan ip veya zincir uzun olduğunda, köpek kasadan atlayabilir Bu şekilde yerde sürüklenerek, teker altında kalarak veya asılarak ölebilir.

YETİŞTİRİCİLİKTE KULLANILAN MALZEMELER

Barınak

Tek veya toplu yetiştirmeye göre farklı planlanmalıdır.

Bir veya iki köpek için kulübe: Kulübe ahşap, kerpiç, tuğla, briket, betonarme, izolasyonlu panel gibi çeşitli malzemelerden yapılabilir. İçlerinde en iyisi kerpiçtir. Çünkü hem ucuza mal olur, hem de kerpiç, çok iyi bir soğuk, sıcak izolasyonu sağlar. Maddi durumu yeterli olanların izolasyonlu panelleri tercih etmeleri tavsiye olunur.

Kulübenin zemini yerden 5-10 cm yükseltilmelidir. Zemin kuru olmalı, nem almamalıdır. Zemine mümkünse altlık serilmelidir. Hem hayvanı sıcak tutar, hem de temizliği kolay olur. Çatı su geçirmeyen bir maddeden yapılmalıdır. Çatının eğimi arkaya doğru olmalıdır. Duvarlara sık sık kireç ile badana yapılmalı veya antiseptik bir madde ile temizlenip, hijyenik bir ortam sağlanmalıdır. Duvarlarda çivi gibi yaralayıcı bir madde olmamalıdır.

Kulübenin boyutları, köpeğin içeride rahatça dönebileceği şekilde olmalı, ama çok da geniş olmamalıdır. Boyutları 1 x 1,5 m olabilir. İçerisi aydınlık olmalıdır. Kapısı rüzgara açık olmamalı, mecbur kalınır da rüzgar yönünde olursa, Kapının 1 m önüne bir siperlik yerleştirilmelidir. Kapıya kalın bir örtü, eski halı gibi şeylerin asılması, kışın içerisinin fazla soğumasını engelleyecektir.

Toplu yetiştiricilik için bina: Böyle bir yapı, tek çatı altında olmak üzere, ortada bir koridor ve sağlı, sollu odalar şeklinde sıralanabilir. Odaların dış duvar tarafı açık olup, tel örgü ile çevrili bir gezinti alanına açılmalıdır. Odaların alanı 6-8 m2, gezinti yerinin alanı en az 40-50 m2 olmalıdır. Gezinti alanının çevresi 2 m yüksekliğinde tel örgü ile çevrilmelidir. Zemin toprak olmalıdır. Odacıkların arasındaki koridor 1,5-2 m genişliğinde planlanmalıdır

Planlama yapılırken, aynı çatı altında ki odacıkların haricinde, doğum, hasta hayvan ve çiftleştirme bölmeleri, muayene, tedavi ve bakıcı odası, yiyecek ve malzeme deposu gibi ayrıntılar unutulmamalıdır.

Barınaklar günlük temizlenmeli ve toplanan dışkılar günlük gömülmelidir. Metal kısımlarda aşınma, paslanma, yaralayıcı şekilde sivrilik olmamalı, tahta kısımlarda çatlaklık, kıymık, küflenme ve kurtlanma önlenmelidir.

En fazla 15 günde bir yataklıklar değiştirilmeli, en fazla 3 ayda bir, her mevsim başında zemin, çatı ve duvarlar kireçlenmeli veya antiseptik bir madde ile temizlenmelidir.



Sevk ve İdare Malzemeleri

Deri tasma, zincirli tasma, şok tasması, sevk kayışı, bağlama zinciri, ağızlık, tok (tork, çengel), saldırı kolluğu ve giysisi gibi malzemelerdir.

Bu malzemeler temin edilirken, kesinlikle ucuz ve kalitesiz olanları alınmamalıdır. Ucuz veya pahalı, ama kaliteli ve sağlam olmalıdır. 3-5 milyonluk bir fiyat farkı, Kangal Köpeği gibi çok kıymetli bir can yoldaşının sağlığına veya hayatına değişilemez.



 
 
  Bugün 39616 ziyaretçikişi burdaydı! Copyright (c) 2007 Tüm hakları saklıdır. Sinan Kaan Aydoğan  
 
KARAKUŞ ÇİFTLİĞİ ANKARA-ÇUBUK KARAYOLU 10. km GÜLDARPI KÖYÜ ÇIKIŞI AHİ EVRAN SANAYİİ SİTESİ KARŞISI NO:12 Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol